|
ada içinde adımladın
ada içinde adımladın ya şamayıilk adımım sen bir zamanlar üşüdüğüm denizde diz boyu tanıdığım martıların hüzünlü çığlıklarında koynumda serin sular üzerimde demirden bir yorgunluk taşıdığım şimdiyse ellerin ısıtır çocukluğumun düşlerini kim bilir ansızın yakalıyıveririm sobelerim seni, filizlerim gövdemim sarmaşıklarını zaten bıraktığım izleri bende unuttum çabuktur, ulaşır yağız erkekler atlarında sürünen benim, sensiz duruşlarım ve akşama göz kırpan ikindilerim dayanılmaz bir hal alınca daha ham, ama işlemeye devam etmeliyim şiirlerimi yeniden yazmalıyım her şeyi kim bilir genç bir kızın hislerini anlamak ya da anlatmak yaşlıca dedelerin öpülesi ellerini söyleyebilmek tüm i çtenliğimizle türkülerimizisözgelimi Kütahya'nın pınarlarını ya da Erzurum'da sarı gelinini sahi sen sarımısın dercesine sarıyı övebilmeyi unutmak solgunluğunu sevgilinin beyaz gülleri taşımayı ve gözlerinin içine bakmayı hey sen istanbulda bir kız varmış adı nihalmış! gördün mü ellerindeki nasırları ne ki tuttuğu gülün yorgunluğudur bir başka kokar toprak orda sıcaktır gün sıcaktır sevgin söyleyebilmek tüm içtenliğimizle her şeyi
yok canım ne şairliği ama şimdi düşün kim bilir ne güzeldir sevilmek birde düşün anlatılan bir öyküdür olanca ağırlığıyla göz kapaklarımıza çöken efendim ne olacak ardıç depremler vurmaktaysa tam göğsümüzün orta yerinden ve yıkılan yiten ocaklar varsa anadoluda ne demeli... bir gün çam kozalarının düştüğünü görünce düşen bir koza yüreğimde yuvalandı örümcekvari bir kıvraklıkla tuttu avlarını odur budur çam kozalarının ipek kozalarından iyi olduğunu söylerim ama anlayana
balıklar kayıp gider elimden tut ki martılar yanı başında neye yarar ki açlık diz boyu ya sevda nerde tut ki birine mahkumsun ya vurulmak yine bir başkasına al başına püsküllü sevda yoğur yüreğinde bir geçit aç sonra ne bilim al başına hayallerini offf offff dersin dersin böyle gelip geçer gündelik telaşlarımız
evet bir gün Kayseride kimselerin olmadığı bir yer deyokuşlarda bir türkü tutturdum elimde on dörtlü silahım mermilerim yamaçlarda yankılandı kuzular kaçıştı çoban köpekleri uludu ben senin asi sevgilin işte böyle haykırdım sedalarım yankılandı sen yoktun meğerse ben kuşkularıma attım mermilerimi aç yü reğini, serin rüzgarlar soluklandırmalı ciğerlerimiyoksa boğulurum... sen siyah güzelim esmer tenlim Urfalım bir gün demircide yüreğime su verdim biledim, sonra vur dedim usta vur ben bu köyleri tanımam ferace giyen kadınları Balıkesiri Sındırgıyı Şuradaki yaşlı nenenin çığlığını tanırım onu çok duydum hey gidi hey! ben buralara gelmezdim usta gelmezdim ben yağız bir attım şimdilerde eğerimi taşıyamam ama karacatepeyi ben yaptım kalenin burcundaki bayrakta bendim vur yüreğim örselensin vur usta |